Çalıştığı işyerine kiraya verdiği araçta kalp krizi geçirme iş kazası mıdır?
Dava konusu olay
Özufuk Pazarlama Dağıtım ve TicaretLtd. Şti. Av. R. S.’ın 17/08/2020 tarihli cevap dilekçesiyle; davacılar murisi 28.03.2019 tarihinde işyerinden 34 SKY 81 plaka sayılı özel aracının muayenesini yaptıracağı gerekçesi ile izin alarak işyerinden ayrıldığını, muayene istasyonunda beklerken de kalp krizi geçirmiş 112 acil servis ile de İstasyondan alınıp, hastaneye götürüldüğünü ve hayatını kaybettiğini Muris’in ölümünün iş kazası olmadığını bu nedenle haksız davanın reddine yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur.
Yargıtay: İş kazasıdır
Eldeki davada; müteveffa işçinin, iş görme edimini yerine getirirken aynı zamanda mülkiyeti kendisine ait olan aracını da işverene tahsis ettiği, bunun karşılığında da km başına araç kira bedeli aldığı, davalı işveren yanında, teknik servis elemanı olarak çalışmakta olan müteveffa işçinin, kendisine verilen günlük servis fişlerine göre servise çıktığı, söz konusu aracın Tüvtürk’e muayene için götürüldüğü 28/03/2019 tarihinde, işyerinden, araç muayene sonrası servise çıkılacağından daha az teknik servis fişinin verildiği, sigortalının, sabah işyerine geldiği, o gün çıkacağı servis fişlerini aldığı, servise çıkacağı ve işverene tahsis ettiği aracını muayene ettirdikten sonra aynı gün içerisinde kendisine verilen teknik servis fişlerine göre çalışmasına devam edeceğinin anlaşılması karşısında, geçirdiği kalp krizi sonrasında, bedence arızaya uğradığı ve öldüğü hususu gözetildiğinde, olayın iş kazası olduğunun kabulü gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2022/11890
Karar No. 2022/15984
Tarihi: 14.12.2022
DAVA: Dava, 28/03/2019 tarihli olayın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Kadir Dermancıoğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, davacının 28/03/2019 tarihinde iş kazasına maruz kaldığının tespiti istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Denizli Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü vekili Av. H. Ö.’in 30.06.2021 tarihli cevap dilekçesi ile; açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, davanın ihbarı HMK Madde 61 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, buna göre Md. 61/1 “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.” denildiği, re’sen nazara alınacak nedenlerle haksız hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Özufuk Pazarlama Dağıtım ve TicaretLtd. Şti. Av. R. S.’ın 17/08/2020 tarihli cevap dilekçesiyle; davacılar murisi 28.03.2019 tarihinde işyerinden 34 SKY 81 plaka sayılı özel aracının muayenesini yaptıracağı gerekçesi ile izin alarak işyerinden ayrıldığını, muayene istasyonunda beklerken de kalp krizi geçirmiş 112 acil servis ile de İstasyondan alınıp, hastaneye götürüldüğünü ve hayatını kaybettiğini Muris’in ölümünün iş kazası olmadığını bu nedenle haksız davanın reddine yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgeler doğrultusunda; müteveffanın aracını çoğunlukla kendi özel işleri için de kullandığı ve kendi özel işini yaparken rahatsızlandığı anlaşıldığından, 28.03.2019 tarihinde meydana gelen olayın 5510 sayılI Yasanın 13. maddesine göre iş kazası olmadığı kanaatine varılarak “Davanın reddine” karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
” Davacılar vekillinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Yasanın 2. maddesine göre, “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar”. Söz konusu Yasada “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş ise de, 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, Borçlar Kanununun 313 – 354. maddelerinde de bu konuda düzenlemeler yapılmıştır. Borçlar Kanununda, anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Davaya konu olan ve tespiti istenen “iş kazası” mevzuatımızda 506 sayılı Kanunun 11-A ve 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, her iki kanunda da iş kazası tanımlanmamış, kazanın hangi hal ve durumlarda iş kazası sayılacağı yer ve zaman koşulları ile sınırlandırılarak belirlenmiştir.
Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 13. maddesidir. Anılan maddeye göre eldeki davayla ilgili olarak iş kazası;
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.
Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için, olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın iş kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir.
İş kazasını meslek hastalığından ayıran en önemli husus iş kazasının ani meydana gelen bir olay olmasıdır. Ani olayın gerçekleşmesinden sonraki bir vakitte sigortalıda bedenen veya ruhen zararlar meydana gelebilmektedir. Burada önemli olan husus meydana gelen zarar ile ani olay arasında illiyet bağının olup olmadığı meselesidir. Kanunda iş kazası tanımlanırken dıştan gelen bir etkinin varlığından bahsedilmemiştir. Bu nedenle sigortalının kalp krizi veya beyin kanaması geçirmesi ile intihar etmesi de iş kazası kapsamında değerlendirilmektedir. Burada önemli olan bir husus, olayın iş kazası sayılması ile işverenin kazanın meydana gelmesinde kusuru olup olmadığı halinin karıştırılmaması gerektiğidir. Zira bir olayın iş kazası sayılması ile işverenin kusurunun bulunması durumu aynı değildir. Önemine binaen belirtmek gerekir ki illiyet bağının varlığı için sigortalının yaptığı iş ile gerçekleşen kaza arasında bir bağ olması gerekmektedir. (Özdemir, Halil, Türk Mevzuatında İş Kazasının Tespiti Davaları, Yargıtay Dergisi, Temmuz 2018, cilt 44, sayı 3)
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında incelemeye konu dava değerlendirildiğinde, meydana geldiği iddia olunan kazaya ilişkin olarak getirtilen tedavi evraklarının incelenmesinde, sadece bir tane hastane giriş kaydının bulunduğu, hastaneye kaldırılan muris için düzenlenen Anemnez Raporunda ” Göğüs ağrısı şikayeti ile 112 tarafından 11.00 de acile getirilen hasta gelişte kalp atımı ve spontan solunumu yoktu. Yakınlarından alınan bilgiye göre özgeçmişinde özellik yok ve dünden beri olan göğüs ağrısı şikayeti olduğu bildirildi” şeklinde rapor tutulduğu, işlemlerin 1 saat boyunca yapıldığı ve hastanın ex olduğu, yine olay ile ilgili davalı Kurum inceleme raporunda, “Sadrettin ERVAS kendisine ait 34 SKY 81 plaka sayılı aracını, olaydan bir süre önce Tüvtürk’e götürerek muayene ettirdiği, araçta noksanlıklar çıkması üzerine 28/03/2019 tarihinde tekrar götürdüğü vebu nedenle kendisine her zamankinden daha az, teknik hizmet verilmesi gereken müşteri bilgilerini içeren müşteri fişlerinin verildiğinin tespit edildiğini. Müteveffanın İlk iş olarak araç muayenesi yaptırarak oradan da işine başlayacağı ve müşterilerine gideceği, sabah saatlerinde işyerinde iş arkadaşları ile kahvaltı ettikten sonra Tüvtürk’e gitmek üzere işyerinden ayrıldığı ve yaklaşık 1 saatsonra Tüvtürk’de sırasını beklerken rahatsızlandığının servis müdürü Mehmet Güngör”e telefon ile bildirdiği, servis müdürü Mehmet Güngör’ün 112 acile haber vererek Tüvtürk’e gittiği ve Sadrettin Ervas ambulans ile Yüzüncü Yıl Tıp Fak. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldığı, hastanede müdahale edildiği, ancak hastanın tüm müdahalelere rağmen hastanede aynı gün kalp krizi nedeniyle vefat ettiğinin tespit edildiği” şeklinde rapor düzenlendiği, mahkemece de, her ne kadar kendisine ait olan 34 SKY 81 plaka sayılı aracının işini yaparken ve müşterilere yerinde hizmet vermek için bu aracı kullanıyor ise de; müteveffanın aracını çoğunlukla kendi özel işleri için de kullandığı ve kendi özel işini yaparken rahatsızlandığı anlaşıldığından; 28.03.2019 tarihinde meydana gelen olayın 5510 sayılı yasanın 13. maddesine göre iş kazası olmadığına dair karar verdiği, ancak verilen kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Eldeki davada; müteveffa işçinin, iş görme edimini yerine getirirken aynı zamanda mülkiyeti kendisine ait olan aracını da işverene tahsis ettiği, bunun karşılığında da km başına araç kira bedeli aldığı, davalı işveren yanında, teknik servis elemanı olarak çalışmakta olan müteveffa işçinin, kendisine verilen günlük servis fişlerine göre servise çıktığı, söz konusu aracın Tüvtürk’e muayene için götürüldüğü 28/03/2019 tarihinde, işyerinden, araç muayene sonrası servise çıkılacağından daha az teknik servis fişinin verildiği, sigortalının, sabah işyerine geldiği, o gün çıkacağı servis fişlerini aldığı, servise çıkacağı ve işverene tahsis ettiği aracını muayene ettirdikten sonra aynı gün içerisinde kendisine verilen teknik servis fişlerine göre çalışmasına devam edeceğinin anlaşılması karşısında, geçirdiği kalp krizi sonrasında, bedence arızaya uğradığı ve öldüğü hususu gözetildiğinde, olayın iş kazası olduğunun kabulü gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:
Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/12/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.